İşsizlik nasıl düşer?
- 12 Haz
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Haz
Üyesi bulunduğum mesleki bir örgütün temsilcisi olarak yaşadığım şehrin İl İstihdam Kurulu’na gözlemci üye olarak atanmıştım. Bilmeyenler için anlatalım, İl İstihdam Kurulu, görevi ildeki istihdam olanaklarını artırmak olan, başkanlığını valinin, üyeliklerini ise belediye başkanı, emniyet müdürü, ticaret ve sanayi odası başkanı, İşkur müdürü, milli eğitim müdürü, esnaf odası başkanı ve sair meslek temsilcilerinin oluşturduğu bir kuruldur.

Vali Bey çok hareketli biriydi. Herkese fazla sıcaktı. Her konuştuğuna abi diye hitap ediyor, Vali’den ziyade seyyar satıcı görüntüsü veriyordu. Her şeyi, daha önce görev yaptığı bir Trakya ilindeki yaşananlara göre değerlendiriyor, kararları ona göre veriyordu. İstihdam konusunaysa epeyce uzaktı.
İlk toplantının gündeminde tek konu vardı: Şehre fındık toplamaya gelen Güneydoğulu işçilerin iaşe, ibatesi…

Vali Bey önce İşkur Müdürü’ne söz verdi. İşkur Müdürü geçen yıl kendilerine müracaat eden işsizlere ilişkin bol rakamlı bilgiler verdi.
Sonra sırayla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ekonomik krizin istihdama olumsuz etkilerinden söz ettikten sonra Esnaf Odası Başkanı da kredilerin yüksekliğinden, teşviklerin azlığından yakındı.
Toplantı başlayalı yaklaşık 12 dakika olmuştu. Vali Bey, son sözü İl Emniyet Müdürü’ne vereceğini ifadeyle topu Emniyet Müdürü’ne attı.
Emniyet Müdürü, geçen yıl tren istasyonunda Güneydoğulu işçileri karşıladıklarını, gelenlerin sayısını 4.800 olarak kayıtladıklarını, bu yıl da bu civarda kişinin geleceğini beklediklerini, bunun için aynı istasyonda işçileri karşıladıktan sonra çalışacakları bahçelere polis eşliğinde dağıtacaklarını, her türlü tedbirin alındığını uzun uzadıya anlattı.
Vali Bey duyduklarından çok hoşnut olmuştu. Toplantıyı kapatacakken soru sormak için parmağımı kaldırdım. Önce ters ters baktı, sonra da ‘Buyrun, ama kısa olsun lütfen’ dedi.
‘Sayın Valim’ diye söze başladım. ‘Emniyet Müdürümüz istasyonda vaziyet alacaklarından söz ediyor ama gelecek işçilerin hepsi trenle mi gelecek?’.
Vali Bey yanıtlanmak üzere soruyu Emniyet Müdürü’ne pas edince Müdür biraz şaşkın biraz öfkeli bir tonda gözlerini bana dikerek yanıtladı: ‘Bu yönünü düşünmedik ama hemen mütalaa eder, bir sonraki toplantıya görüşlerimizi arz ederiz’.
Toplantı 17. Dakikada bitmişti.
Bir sonraki toplantı yaklaşık bir ay sonraydı. Vali Bey, elinde Başbakanlık genelgesi; hayli tedirgin bir ses tonuyla toplantıyı açtı. ‘Beyler, genelge, işsizlik oranının her ilde yüzde 11 seviyesine düşürülmesini ve bunun en geç 1 ay içinde gerçekleştirilmesini zorunlu kılıyor’ dedikten sonra İşkur Müdürü’ne ildeki işsizlik oranını sordu. Aldığı yanıt yüzde 17,2 idi. Bu rakam Vali Bey’i hiç hoşnut etmedi.
‘Yüzde 11’e düşmesi için kaç kişiye iş bulmamız lazım?’ diye sıkıntılı bir sesle sordu. İşkur Müdürü önündeki hesap makinasında yaptığı birkaç işlemden sonra yanıtladı: ‘Şehir 500 bin kişi civarı ve bunun da yaklaşık yarısı çalışabilir durumda olduğuna göre göre, yüzde 17,2’den 11’e düşmek için 6,2 puan demektir. Bunun kişi olarak karşılığı da tamı tamına 15.500 kişi eder sayın Valim’.
Vali Bey, bir ay içinde kaç kişiye iş bulabilecekleri sorusuna da ‘En fazla 200-300 kişi’ yanıtını alınca süngüsü düşmüş asker misali çaresiz bakışlarla çevresini süzdü.
Kısa süren sessizliği İşkur Müdürü bozdu: ‘Sayın Valim bu 15.500 kişinin en az yarısı kadındır. Onları düşelim. Gerekçesinde kadının çalışmasına kocaları izin vermiyor deriz’. Vali Bey’in gözleri parladı: ‘Hah şöyle arkadaşlar. Kös kös oturmayalım. Fikir üretelim ki, işsizlik istenen düzeye insin. Aksi halde önümüz referandum biliyorsunuz, maazallah arzu edilmeyen bir sonucun müsebbibi oluruz’.
Herkes şöyle bir kımıldandı. Emniyet Müdürü söz aldı: ’Efendim fındık toplamaya gelen mevsimlik işçileri derhal kayıt altına alalım ve o kadar kişiye daimi iş bulmuş gösterelim. Oradan da bir 6-7.000 kişi düşmüş olur’.
Vali Bey Emniyet Müdürü’nü müteşekkir gözlerle okşayıp ‘Bravo, vallahi bravo’ deyince bravo alma sırası Esnaf Odası Başkanı’na geldi: ‘Sayın Valim, bizim buranın insanının tuzu kurudur. Malum, fındık para ediyor. Tarlalarını da sanayiye satıyorlar. Kalan 8.500 kişinin en az yarısı iş bulsa bile çalışmaz. Bunu da düşelim. Geriye kala kala 4.250 kişi kalır’.
Vali Bey, ağzı kulaklarında ‘Ha gayret, az kaldı’ dese de işsizliği o toplantıda daha fazla indiremedik. Bir sonraki toplantıya kadar herkese ev ödevi verildi, 4.000 kişiye ya iş bulunacak ya da bulunmuş gibi bir fikir üretilecekti.
Aradan bir hafta geçti, İşkur Müdürü’nü ziyarete gittim. Müdürün odasından taşan sert tartışma ve bağrışma sesleri koridora taşıyordu. Tereddüt ederek kapıyı çalıp içeri girdim. Müdürle Şef atışıyordu. ‘Hayırdır Müdür Bey’ deyince öfkeli bir sesle yanıtladı: ‘Geçen toplantıda fındık toplamaya gelenleri kayıt altına alalım da işsizlik düşsün diye karar aldık ya… Onun talimatını verdim fakat Ahmet Bey tutturdu –Gitmem- diye. Onun münakaşasını yapıyorduk’ dedi.
Ahmet Bey’e neden gitmediğini sorunca burnundan soluyarak yanıtladı: ‘Üstadım, gitmesine giderim de dönebilir miyim onun garantisi yok. Daha önce de Adana’da pamuk toplayan işçileri kayıtlamaya gittiydik; canımızı zor kurtardık. Çok istiyorsa Müdür Bey gitsin. Adamdan nüfus kâğıdı istiyorsun adam Türkçe bilmiyor. Kiminin nüfus kâğıdı yok. Olan da vermiyor. Vermediği gibi sanki parasını alıp kaçmışsın gibi üstümüze yürüyor’.
Müdür Bey’in tüm çabalarına karşın Ahmet Bey gitmedi ama odacılar ne güne duruyordu. Cepheye onlar sürüldü. Nüfus kâğıdı istenmeden sadece isimlerle yetinildi.
Peki kalan 4 bin kişi nasıl mı denkleştirildi? Çok kolay… Bu yıl gelen fındık işçilerine 4.000 kişi ilave edildi. Ne de olsa fındık boldu.
Böylece, üstün gayretlerle işsizliği 1 ay içinde yüzde 11’e düşürmeyi başardığımız için Vali Bey Ankara’dan, biz Vali Bey’den bol bol aferin aldık. Boru değil, Avrupa’nın yıllardır düşüremediği işsizliği 2 toplantıda istenen noktaya çekmeyi başarmıştık. Zaten kurulun adı neydi: İl İstihdam Kurulu…
Kaynak: Memleketimden İnsan kaynakları Manzaraları, Süleyman Işık
Commenti