top of page
  • Instagram
  • Youtube
  • LinkedIn
arkaplan.png
Ara

Siz bu kişiyle çalışır mısınız?

  • 5 gün önce
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 4 gün önce

Bir seminerde, mülakat bahsinde yaşanmışlıklardan bahsederken hemen herkes karşılaştığı olumsuzluklardan bahsedip durmuştu. Anlatma sırası arkalarda oturan gözlüklü, güzelliğiyle dikkat çeken kıza gelmişti. Kız, kendinden emin bir ifadeyle ‘Ben şu sıralar harika mülakatlar yapıyorum. Bütün firmalar peşimde’ deyince tüm bakışların odağı olmuştu.


siz bu kişiyle çalışır mısınız

 ‘Hocam 2 yıldır işsizim’ diye başladı kız ve devam etti: ‘Halen de işsizim. Çalmadık kapı, özgeçmiş göndermediğim mail adresi kalmadı. Günlerce, aylarca iş aradım. Baktım ki, iş miş bulacağım yok. Önce saldım kendimi. Sonra öfkelendim hayata, beni dikkate almayan firmalara, -Biz sizi ararız- yalanına. Sonra sakinleştim ve Türkçe ve İngilizce yeni bir özgeçmiş yazdım kendime’.


Özgeçmişimde Boğaziçi İşletme’yi bitirdikten sonra master için Yale Üniversitesi’ne davet edildiğimi, ancak Harvard’ı tercih ettiğimi. Ardından Princeton Üniversitesi’nde doktora derecesi elde ettiğimi, 2 yıl Fransa’ya geçip Sorbonne’da dil öğretimi gördüğümü, İngilizce, Fransızcayı akıcı, Almanca ve İspanyolcayı da iyi konuşabildiğimi, İtalyancamın ise henüz yeterli bir seviyeye gelemediğini ve buna çok üzüldüğümü; iş yaşamıma Wall Mart’ta finans departmanında başladığımı kısa sürede yönetici olduğumu, ardından Donna Karan’ın yardımcılığını üstlendikten sonra Merrill Lynch’te uzak doğu bölüm yöneticisi olduğumu. Ancak ailem ve ülkemden uzak kalmaya dayanamadığım için Bursa’ya döndüğümü anlattım’.


 Herkes büyülenmiş gibi kıza bakıyordu. Kız ilgiden memnun devam etti: ‘Oluşturduğum özgeçmişi sadece müracaat edip beni kaale almayan, görüşmeyi bile çok gören firmalara değil, kapısını çalmaya cesaret edemediğim belli başlı büyük firmalara da gönderdim’.


Hepimizden meraklanmıştık. Kız: ‘Telefonum peş peşe çalmaya, mail kutum davet mailleriyle dolmaya başladı. Firmalar, ısrarla benden randevu istiyorlardı. Bu kez ben nazlanıyordum. Onca ısrara karşılık, görüşmeye gelmek için yol masraflarımın karşılanmasını talep ediyor, koca koca holdinglerin anlı şanlı İK müdürlerine –Bu hafta çok yoğunum, öbür haftaya belki gelebilirim- diye kapris yapıyordum. Çekilmez tavırlarıma karşın firmalar pes etmiyor, benden bir randevu koparmak için birbirlerini eziyorlardı. Sırf gururum okşansın diye 2 büyük holdinge mülakata gittim. Beni kapılarda karşıladılar. Öyle zor sorular sorarak yormadılar. Neredeyse mülakatın tamamına yakınında kendileriyle çalışırsam beni nasıl ihya edeceklerini anlattılar. Düşüneceğimi söyleyip ayrıldım’.


Filmin sonunu merak edenler için söyleyelim: Burnundan kıl aldırmayan kızımız bu oyundan yeterince tatmin duygusu yaşamış olmalı ki, firmalara mail gönderip Türkiye’de kendine uyan bir iş bulamadığını belirterek Amerika’ya döneceğini bildirmiş. Buna rağmen mülakat davetlerinin ardı arkası kesilmemiş.


Kızı dinledikten sonra aklınıza şöyle bir soru geldiğinin farkındayım: ‘Böyle bir kızla çalışır mıyım acaba?’… Sahi, çalışır mıydınız gerçekten? Ben çalışırdım. Hem de zevkle…


Kaynak: Memleketimden İnsan kaynakları Manzaraları, Süleyman Işık

Comentarios


bottom of page